• Digital Humanities and Cultural Heritage
• Publications close
• Article close
• Turkish close

Araştırmada; acı beden olgusunun sanatsal süreçlerinin, tarihsel sanat serüveninde bıraktığı örnekler üzerinden incelenmesi amaçlanmaktadır. Antik Yunan, Rönesans, Barok vb. sanat dönemlerinde acı ve beden tanımının yer alışı, kişisel gelişimdeki acı beden kavramının oluşumu, konu bazlı sanat yönelimleri ve örnekler üzerinden tarihsel dizinin karma yöntemle anlatılması hedeflenmektedir. Yapılan incelemeler ile birlikte görsel sanatlardaki acı ve beden olgusunun ne denli önemli bir etken üzerinden vurgulandığı öne çıkarılmaktadır. Tarih boyunca görsel sanatların ne denli önemli olduğu, nasıl bir anlatım değerine sahip olduğu açıkça anlaşılmaktadır. Öyle ki insanlar görsel sanatları, duygu, düşünce ve hislerini en iyi şekilde anlatma yoluna girmişlerdir. Bu şekilde de acının betimlenme şeklini görsel ve somut yolla açıklamak isteyen sanatçılar farklı kültür dönemlerde farklı eserler üretmiştir. Acı insan dünyasında önemli duygulardan birisidir. Acının tarif edilmesi ya da bir insana yansıtılması ancak insan eylemleri ile birlikte sağlanabilmektedir. Nitekim sanat acı duygusunun bedensel eylemde nasıl aktarıldığını doğrudan ya da dolaylı yoldan anlatma çabasına girmiştir. Sanat insanlar arasında pek çok şeyi aktarmak isteyen bir araç görevi görürken, insanların en iyi şekilde duygularını yansıtmış olduğu bir alandır. Bu nedenden dolayı araştırma içerisindeki temel olgunun önemi vurgulanmakta, sanat ve beden ekseninden farkındalık sunulmaktadır.

Araştırmada, Mick Davis’in yönetmenliğini yaptığı, ressam Amedeo Modigliani’nin yaşamını ve sanatsal sürecini anlatan 2004 yapımı Modigliani filmi göstergebilim yöntemi ile analiz edilerek, sanatçının resimlerinin konusu olan kadın figürleri incelenmektedir. Bu doğrultuda öncelikle Modigliani’nin yaşam öyküsü incelenerek yaşantısının yaptığı resimlere nasıl etki ettiği, resimlerinde neden çoğunlukla kadın figürlerini konu aldığı ve kadın figürünün sanatçının öz yaşam öyküsü ile ilişkisi analiz edilmektedir. Ardından Amadeo Modigliani’nin resimlerindeki kadın imgesi çözümlenmektedir. Son olarak Mick Davis’in yönetmenliğini üstlendiği 2004 yapımı Modigliani filmi psikolojik/göstergebilimsel açıdan analiz edilmektedir. Bu kapsamda araştırmanın amacı sanatçının eserlerindeki sembolik unsurların derinlemesine analiz edilmesi ve Mick Davis’in filmine konu olan göstergelerin çözümlenmesidir. Nitel araştırma tekniklerinden doküman inceleme yöntemi kullanıldığı araştırmada, sinema, psikoloji, resim ve müzik disiplinlerinden yararlanılarak sanatçının eserlerinde yer verdiği kadın imgesinin derinlemesine incelenmesi amaçlanmıştır.

Bu çalışmada, Neil Burger’ın yönetmenliğini yaptığı 2011 yapımı Limitless filminin göstergebilimsel analizi örnekleminde öğrenme ve öğrenme ile ilişkili temel yaklaşımlar analiz edilmekte, kurgusal beyin potansiyeli ile gerçeklik arasındaki ilişki ve farklara odaklanılarak beynin potansiyel sınırlarının irdelenmesi ve performansının arttırılması amaçlanmaktadır. Bununla birlikte insan zihninin sınırlarını ve beynin potansiyel gücünü anlama uğraşısının önemi vurgulanmaktadır. Çalışmanın birinci bölümünde öğrenme ve öğrenme ile ilgili süreçler tanımlanmakta, ikinci bölümünde beynin bilişsel kapasitesinin arttırılmasının öğrenme üzerindeki etkileri incelenmektedir. Üçüncü bölümde bilişsel kapasitenin arttırılmasına ilişkin kurgusal bir gerçeklik sunan Limitless filmi örnekleminde gerçeklik ve hayal gücü ilişkisi karşılaştırılmaktadır.

In these days when the value of the nature we live in is understood, human-induced ecological problems and their effects on people have reminded people of the concept of nature again. The aim of this research is a bibliometric study of postgraduate theses on waste, ecology, and sustainable art. The study, which was conducted with a qualitative research method, included 95 postgraduate theses examined by document analysis technique. In the scope of the research, what is the distribution of theses over the years? What is the distribution of the theses over the years? How were the theses distributed according to universities? How were the theses distributed according to the main branches of science? What are the academic levels of the theses? What are the methods used in the theses? What are the issues addressed in the theses in the context of waste, sustainability, and ecology? What is the distribution of domestic and foreign sources used in the theses? answers to research problems were sought in the following form. Üzerinde yaşadığımız doğanın değerinin anlaşıldığı şu günlerde insan kaynaklı meydana gelen ekolojik problemler ve insanlara olan etkileri insanlara doğa kavramını tekrardan hatırlatmıştır. Bu araştırma atık, ekoloji, sürdürülebilir sanat kavramlarını içeren lisansüstü tezleri bibliyometrik şekilde incelemeyi amaçlamaktadır. Nitel araştırma yöntemiyle gerçekleştirilen araştırmada doküman analizi tekniği ile incelenen 95 lisansüstü tez yer almaktadır. Araştırma kapsamında; Tezlerin yıllara göre dağılımı nasıl olmuştur? Tezlerin üniversitelere göre dağılımı nasıl olmuştur? Tezlerin ana bilim dallarına göre dağılımı nasıl olmuştur? Tezlerin akademik düzeyleri nedir? Tezlerde kullanılan yöntemler nelerdir? Tezlerde atık, sürdürülebilirlik ve ekolojik bağlamlarında ele alınan konular nelerdir? Tezlerde yararlanılan yerli ve yabancı kaynakların dağılımı nasıldır? şeklinde araştırma problemlerine cevap aranmıştır.

This work titled "Helpless" is a portrait work. Study; with acrylic paint technique on canvas Made in size 40x40. In the composition of the work; figure, city and nature themes used. Colors were applied with brush strokes in a spotty and interpretive style. Subject in the picture; It is not given with a planned, narrative content, but acts only with intuition and emotions. has been made. In the study, an attempt was made to capture moving formal effects. Emotional Colors are placed regularly on the surface for the sake of composition. Original In this work with strong expression, cold and warm colors are used together. Work; It represents all the young people who have been captured by today's technology and brought to the point of addiction. It does. The static and fixed look of the young man in the work; unhappy facial expression reflects. In the work; who does not see, hear or notice anything that happens around him and for this reason, in today's society where a generation that cannot socialize and becomes robotized is born, The idea that these problems caused by the misuse of technology can be treated with art is revealed. Biçare” isimli bu eser bir portre çalışmasıdır. Çalışma; tuval üzerine akrilik boya tekniği ile yapılmış, 40x40 boyutundadır. Eserin kompozisyonunda; figür, şehir ve doğa temaları kullanılmıştır. Lekesel ve yorumsal bir üslupla renkler fırça darbeleriyle uygulanmıştır. Resimde konu; planlı, öykücü bir içerikle verilmemiş sadece sezgiler ve duygularla hareket edilmiştir. Çalışmada hareketli biçimsel etkiler yakalanmaya çalışılmıştır. Duygusal kompozisyon olması adına renkler yüzey üzerine düzenli bir şekilde yerleştirilmiştir. Özgün ve ifadesi güçlü olan bu çalışmada soğuk ve sıcak renkler bir arada kullanılmıştır. Eser; günümüz teknolojisinin esir aldığı, bağımlılık noktasına getirdiği tüm gençleri temsil etmektedir. Eserde yer alan gencin durağan ve sabit bakışı; mutsuz bir yüz ifadesini yansıtmaktadır. Eserde; çevresinde olup biten hiçbir şeyi görmeyen, duymayan, fark etmeyen ve bu sebeple de sosyalleşemeyen, robotlaşan bir neslin doğduğu günümüz toplumunda, teknolojinin yanlış kullanımının yol açtığı bu sorunların sanat ile tedavi edileceği düşüncesi ortaya çıkarılmaktadır.

Ready-made clothing collections are generally prepared with textile structures obtained by recycling textile waste or pet bottles. In this project, AgraloopTM life was preferred, which will create a meaningful alternative to recycled life. Apart from these materials, AgraloopTM fiber encourages the creation of a very valuable asset in terms of transforming agricultural waste used in agriculture and pharmaceutical use, which is considered as worthless waste, into valuable fiber. The massive increase in production puts enormous pressure on the world’s natural resources. While access to clean water and available water resources are decreasing day by day, the usage needs of the world’s natural life such as cotton are also increasing. While responding to natural life with fibres such as cotton, linen and hemp seems to be the simplest solution, it is necessary to look for other solutions to the problems caused by water leaks. Various fabric designs were created using AgraloopTM fiber content yarns for the fabric structures designed for this project. “AgraloopTM Fabric Collection” has been prepared with fabrics structures designed in various shapes using AgraloopTM fiber obtained by recycling agricultural waste. In the prepared collection, a total of 7 different fabric constructions, one of which was a comparison fabric, were designed with three different yarns containing AgraloopTM distributed in various proportions. The comparison fabric is produced using 100% Cotton fiber. The softening process was carried out by applying Perrustol® MMX finishing, which is obtained from completely sustainable and bondable raw materials, without compromising the natural structure of these designed fabrics. The degree to which the fabrics in the collection have the expected fabric properties are measured and evaluated by fastness and physical tests applied to the fabrics. Hazır giyim endüstrisinde genellikle tekstil atıklarının ya da pet şişelerin dönüştürülmesiyle elde edilen tekstil yapıları ile koleksiyonlar hazırlanmaktadır. Bu projede ise, geri dönüştürülmüş liflere anlamlı bir alternatif yaratacak olan AgraloopTM lifi tercih edilmiştir. AgraloopTM lifi bu malzemelerin dışında değersiz atık olarak görülmekte olan tarım ve ilaç yapımında kullanılan tarım atıklarının değerli elyafa dönüştürülmesi açısından çok kıymetli bir varlığı ortaya koymaktadır. Giysi üretimindeki büyük artış, dünyanın doğal kaynakları üzerinde muazzam bir baskı yaratmaktadır. Temiz suya erişim ve mevcut su kaynakları her geçen gün azalırken dünyanın da pamuk gibi doğal lifleri kullanma ihtiyacı da artmaktadır. Doğal liflere olan talebe pamuk, keten, kenevir gibi liflerle cevap vermek en yalın çözüm olarak karşımıza çıkarken, su kaynaklarının azalmasının yarattığı sorunlar konuyu başka çözümler aramanın şart olduğu gerçeğini ortaya koymuştur. Tarım atıklarının geri dönüştürülmesiyle elde edilen AgraloopTM elyafı ile çeşitli varyantlarda tasarlanan kumaş yapıları ile “AgraloopTM Kumaş Koleksiyonu” hazırlanmıştır. Hazırlanılan koleksiyonda çeşitli oranlarda hazırlanan AgraloopTM içerikli üç farklı iplik ile biri karşılaştırma kumaşı olmak üzere toplam 7 farklı kumaş konstrüksiyonu tasarlanıp üretilmiştir. Karşılaştırma kumaşı %100 Pamuk lifi kullanılarak üretilmiştir. Tasarlanan bu kumaşların doğal yapısını bozmadan, tamamen sürdürülebilir ve yenilenebilir ham maddelerden elde edilen Perrustol® MMX apresi uygulanarak yumuşatma işlemi yapılmıştır. Koleksiyonda yer alan kumaşların beklenen kumaş özelliklerini karşılama dereceleri kumaşlara uygulanan haslık ve fiziksel testleriyle ölçülüp değerlendirilmişlerdir.

Cumhuriyet’in kuruluşunun yüzüncü yılı vesilesiyle, Leiden Üniversitesi Türkiye Çalışmaları ekibi olarak 2019 yılının son çeyreğinde toplu bir eser ortaya koyma kararı aldık. Türünün ilk örneği olarak uzman yazarların okurlara siyasetten ekonomiye, toplumdan kültüre, cinsiyetten sanata kadar geniş bir konu yelpazesinde tarihsel kaynakları tanıttığı ve tartıştığı yüz yazı üzerinden Cumhuriyet Türkiye’sinin yüz yıllık serüvenini keşfetme imkânı sağlamak amacıyla yola çıktık. Amacımız, tarihin sayfalarını çevirirken, geçmişin anlarını ve anılarını yeniden canlandıran yasalar, mektuplar, gazete makaleleri, şiirler ve daha fazlası ile, her dönemin farklı atmosferini, geçmişin seslerini ve renklerini yakalamaktı. Ülkenin her anlamda çok yönlü tarihine ışık tutmanın yanı sıra, aynı zamanda Türkiye’nin bugününü ve yarınını anlamak için elzem olan geçmiş söylemlerinden ve imgelerinden bir seçki ortaya koymak gerekliliğini sahiplendik. Cumhuriyet Türkiye’sinin tarihinde derin izler bırakan anlar ve anılar, sadece geçmişin kaybolmuşluğu veya uzak yankıları değil, aynı zamanda bugünü ve yarını da şekillendiren bir bütünün parçaları olarak düşünülmelidir. İşte Leiden Üniversitesi Yayınları’ndan 1 Ekim 2023’te çıkan A Hundred Years of Republican Turkey: A History in a Hundred Fragments kitabımız, bu anları ve anıları yakalamak, bir araya getirmek ve geleceğe taşımak için hazırlandı.

Belgian artist, Berlinde De Bruyckere (1964-…), who is one of the internationally famous contemporary sculptors with his impressive sculptures focusing on the human body with its raw beauty and fragility, makes the viewer question the fixation of human existence on the body with his works that address existential questions about life and death, pain and suffering. . De Bruyckere's depictions of the mutated and amputated body, which reveal the fragility of the body and existence, are the subject of this research. In this context, a literature review was conducted on De Bruyckere, one of the artists who used deconstruction in his works, it was determined which works of the artist were in this context, and analyzes were made on the selected works in the context of the subject. This research is considered important in terms of providing an understanding of today's art of deconstructed bodies. As a result of the research, it can be said that his metamorphosed sculptures grow and develop with fragmented bodies, and also decay and disappear and are reborn. Trying to show the massiveness of the fragmented figures, the artist also aims to create an opportunity for the audience to establish a connection between personal and collective experiences. The bodies in his works, which have existential concerns and are representative of corporeality, full of both worldly and religious metaphors, are representations of pain, suffering, life and death. Ham güzelliği ve kırılganlığıyla insan vücuduna odaklanan etkileyici heykelleriyle, uluslararası alanda ünlü çağdaş heykeltıraşlardan biri olan Belçikalı sanatçı, Berlinde De Bruyckere (1964-…), yaşam ve ölüme, acı ve ıstıraba dair varoluşsal soruları ele aldığı eserleriyle izleyiciye insan varoluşunun bedene sabitlenmesi üzerine sorgulamalar yaptırmaktadır. Bedenin ve varoluşun kırılganlığını gözler önüne seren De Bruyckere’nin mutasyon ve ampütasyona uğramış beden tasvirleri bu araştırmanın konusudur. Bu bağlamda özellikle eserlerinde yapıbozumunu kullanan sanatçılardan biri olan De Bruyckere’yle ilgili literatür taraması yapılmış, sanatçının bu bağlamdaki eserlerinin hangileri olduğu tespit edilmiş ve seçilen eserler üzerinden konu bağlamında analizler yapılmıştır. Bu araştırma, yapıbozuma uğrayan bedenlerin günümüz sanatının anlaşılmasını sağlaması açısından önemli görülmektedir. Yapılan araştırma neticesinde denebilir ki, onun metamorfoza uğrayan heykelleri parçalanmış gövdelerle büyümekte, gelişmekte ve de çürüyerek yok olup yeniden doğmaktadır. Parçalanmış figürlerin kütleselliğini göstermeye çalışan sanatçı, aynı zamanda izleyicilere kişisel ve kolektif deneyimler arasında bir bağlantı kurma fırsatı yaratma gayesindedir. Hem dünyevi hem de dini metaforlarla dolu bedenselliğin temsili niteliğindeki varoluşsal kaygılar taşıyan eserlerindeki bedenleri acı, ıstırap, yaşam ve ölümün temsili niteliğindedir.

Anadolu tarih boyunca birçok devlete ev sahipliği yapmıştır. Bu devletlerden birisi de Doğu Anadolu merkez olmak üzere Kafkasya ve Kuzeybatı İran’ı hâkimiyeti altına alan Urartular olmuştur. Urartular, başta Asur Devleti olmak üzere Kimmerler, İskitler, Mannalar, Medler ve çalışmanın da coğrafi sınırlarında bulunan Diauehi Krallığı ile siyasî ve askerî mücadelelere girmişlerdir. Bu mücadeleler hem ilişkili devletlerin yazılı belgelerinde hem de Urartu yazıtlarında karşımıza çıkmaktadır. Urartu Devleti MÖ 9. yüzyılda siyasi birliğini tamamladıktan sonra taş ve maden işçiliğinde kendini geliştirmiş ve bu doğrultuda birçok arkeolojik eser bırakmışlardır. Bu eserlerden birisi de birçok Urartu kalesinde örneklerine rastladığımız kaya basamaklı su tünelleridir. Bu tünellerin düşmanın kaleyi kuşattığı sırada kalenin başta su olmak üzere temel ihtiyaçlarını karşılamak ve kale muhasara halindeyken düşmana gözükmeden kaleye giriş çıkışı sağlamak için yapıldığı düşünülmektedir. Çalışmada, Erzurum bölgesinde bulunan Harami Kalesi, Küçük Çağdarış Kalesi, Oltu Kalesi, Pasinler Kalesi, Mahmut Çavuş Kalesi ve Şıpşıp Kalesi; Erzincan bölgesinde ise Çadırkaya/Pekeriç Kalesi, Karakaya Kalesi, Kemah Kalesi, Üçpınar Kalesi, Bakacak Kalesi ve Toybelen Kalesi II incelenmiştir.

The primary aim of the current study is to comprehend the development and evolution of environmental attitudes and to examine on-campus pro-environmental engagement among 16 undergraduates from two public Turkish universities through semi-structured interviews. Our qualitative analysis highlighted that several factors (e.g., the existence of environmentally aware role models in elementary education) are responsible for the formation of respondents’ environmental attitudes. The current paper also points out that litter pollution is a major problem on university campuses. To combat this problem, most respondents in the study reported taking proactive measures (e.g., disposing of the waste properly) to reduce littering and promote sustainable practices. In addition to fighting against littering, they actively take part in pro-environmental activities (e.g., tree plantation), prefer ecologically friendly mobility options (e.g., biking, using shuttles), financially support ecological organizations and attending their activities, and conserve energy. They also reported several factors for motivating (e.g., the willingness to protect the campus ecosystem) and hindering (e.g., lack of time) their on-campus pro-environmental engagement. Furthermore, our respondents pointed out that all stakeholders (e.g., rectorate, employees, students) regarding campus sustainability should take part (e.g., using effective measures for rewarding and penalizing) in amplifying the effectiveness of on-campus pro-environmental behaviors. With these findings, the current paper made important theoretical and practical contributions to campus sustainability.